Akademi Dergisi - mfs

Hz. İsa ile hz Mehdi bir araya gelerek metafizik müdahale yaptıklarında, gök adanın dönüş ve akış yönünü tersine çevirebilirler. Metafizikle yani manevi tasarrufla yapılabilenler, hiçbir teknoloji ile yapılamaz. Teknoloji, metafizik tasarrufun yanında çok sönük kalır.

Bunun da tamamına yakın kısmını nefesleriyle yani manevi/metafizik kabiliyetleri ile yapacaklar.

Onlar imhayı tamamladıklarında sonra, hz İsa ile hz Mehdi de onları, saldırganları imha edecekler.

Böylelikle, hz Nuh devrinde yaşanan büyük helakın çok çok benzeri yaşanmış olacak hz Mehdi devrinde... Zaten hz. Mehdi devrinde, büyük peygamberlerin yaşadıkları çok büyük ve sarsıcı hadiselerin çok benzerleri hep yaşanacak.

Hz. İsa, hz. Mehdi, onlara tabi olmuş bir avuç gerçek mü'min kurtulacak. Geriye kalan "sürü"yü imha edecekler saldırganlar... Hz. İsa ve hz Mehdi bu imhaya da mani olmayacaklar.

Tam o vakitte Ye'cüc ve Me'cüc gelip de acımasızca bütün dünya insanlığını yok etmek isteyecek. İşte o vakit sadece Tur-i Sina içindekiler kurtulacaklar.

Hadis-i şeriflerde bu kısımlar da anlatıldı ki hz İsa o vakit yeryüzüne tekrar inmiş olacak. Hz. Mehdi ile bir araya gelecek ama dünyanın idaresini ondan almayacak. Ruhani liderlik yapacak.

Dünyamıza gelecekler ve etrafımızdaki kalkanı da kıracak, bozacaklar.

Lakin yakında Ye'cüc ve Me'cüc kavimlerinden kendi gezegenerinde hapsolmuş olanlar, etraflarındaki kalkanı aşıp çıkacaklar

Burada Ye'cüc ve Me'cüc artıkları var. Zülkarneyn onları geçmişte yenmişti ve onların gezegeninin etrafına da manyetik kalkan çekmişti. Dünyanın etrafına da manyetik kalkan çekti (Van Allen radyasyon kuşağı). Buradaki artıkların zaten hiçbir şey yapabilmeleri mümkün değil Tur-i Sina'ya ve benzeri sistemlere...

Onu tekrar uçuracak. Karalarda istediği yere indirecek. İstediği zaman havada sabit kalmasını sağlayacak. Ne karadan havaya, ne havadan havaya, ne uzaydan havaya saldırılar... Bunların hiçbiri ona hiç zarar veremeyecek.

Hz. Mehdi, Tur-i Sina'ya açınca, içine girince, onu kontrolüne de alacak.

Maraş merkezli afet bölgesinde dünyanın tabii manyetik alanı ve yer çekimi ile bu seviyede abartılı şekilde oynamalarının bir sebebi de bu olmalı. Oradaki aracı enerjisiz bırakmak... Etrafındaki koruma kalkanını kırmak...

Anlatmıştım, bu gibi araçların yakıta, bakıma ihtiyacı yok. Uçuk seviyede teknoloji ile imal edilmiş araçlar bunlar. Dünyanın tabii manyetik alanının devam etmesi, bunlar için yeterli

Gerçek dünya tarihine dair somut bulgular ve ayrıca bilgiler, veriler var

Dönelim İstanbul'a... Karun'un sisteminden çok daha ileri bir koruma sistemi var Tur-u Sina'nın...

Ben, bunun böyle olacağını anlamalarını da sağlamıştım oysa... Onu sadece hz Mehdi'nin açabileceğini, zamanı gelince açacağını açıkça yazmıştım.

Muazzam bir teknolojik koruma var o binada, araçta... Binlerce sene geçti de kimse o korumayı kıramadı. Yer altı şehirlerinde yaşayan uzaylı türler de kıramadılar. Yeşiller, griler ve diğer türler aciz kaldılar. Asıl Deccal aciz kaldı. Şu son şok darbeleri ile de o kalkanın kırılmasını umdular ama kırılmadı.

Kur'an-ı Kerim'de onun hazinelerine sakladığı binaya/yapıya/sisteme de temas var

Karun, zamanındaki yüksek teknoloji sayesinde, hazinelerini "ele geçirilemez" şartlarda saklıyordu.

Karun'un hazinelerinin büyük kısmının Türkiye sınırları içinde, yer altında olduğunu da açıkça yazmıştım. Ondan sonra malum çevrelerin hiç şüphesi kalmadı ve orayı hedef aldılar, alıyorlar.

Karun, Musa peygamber zamanında yaşamıştı. Maraş merkezli suni saldırılar yapılmadan bir süre önce, bu konuda sarsıcı yayınlar yapmıştım.

İncil'in aslı da orada

Zebur'un aslı da orada

Tevrat'ın aslı da orada

Daha başka başka kutsal emanetler de orada

Süleyman'ın mührü de orada

Musa'nın asası da orada

Yani gerçekleri yerin altında, o aracın içinde hala duruyor ama sahteleri tam üzerinde sergilendi, sergileniyor

Dikkat edilsin, sahte kutsal emanetler Topkapı Sarayında ya yani tarihi yarımadada sergilendi, sergileniyor.

Osmanlı sarayında toplanan ve kutsal emanetler denilen şeylerin hiçbiri gerçek değildi ve son süreçte o sahteler de kaçırıldı da yerlerine sahtenin de sahteleri konuldu.

224 bin peygamberden bir kısmından kalan bütün kutsal emanetler onun içinde...

Çünkü Şit peygambere indirilen 50 sayfa, İdris peygambere indirilen 30 sayfa, İbrahim peygambere indirilen 10 sayfa da onun, Tur-i Sina'nın içinde...

Çünkü Adem peygambere indirilen on sayfanın aslı onun içinde...

Defalarca Tur-i Sina'nın içine girmek, onun kontrolünü ele geçirmek de istediler ama bir türlü bunu başaramadılar. Hala daha da bunun peşindeler...

Orası zaten tarihten beri dünyanın idare merkezi olduğu için, bir de orada Tur-i Sina olduğu için o bölgeyi kendine merkez üs yaptı. Görünürde İngiltere üzerinden dünyaya verirken, aslında İstanbul'dan dünyaya yön verdi.

Öyle ki şu anda uzaylı türlere liderlerlik yapan asıl Deccal da onun peşinde..

Bir vakit geldi, Tur-i Sina, şu anda tarihi yarımada denilen yere kondu ve orada kendini sabitledi.

Gelelim en sarsıcı olan ve dünya üzerindeki bazı toplulakları kahredecek kısmına...

Bu süreç içinde, peygamberler hep birbirlerine maddi ve manevi değeri olan şeyleri elden ele bıraktılar.

Süleyman peygamber de İstanbul'u başkent olarak tuttu ve dünyayı İstanbuldan idare etti.

Sonra Davud peygamber, sonra Süleyman peygamber devirleri yaşandı. Zülkarneyn'den sonra dünya devletinin başına Süleyman peygamber geçti. Hem hükümdarlık hem peygamberlik yaptı. Hem insanlara hem de cinlere peygamberlere yaptı. Cinler, o günlerde çok mutlu ve huzurluydular. Sonra İblis, cinler alemini yine karanlığa, vahşete, cahilliğe sürükledi. O günden beri cinler aleminde adeta güneş doğmadı.

Tur-i Sina dahil, maddi ve manevi değere sahip pek çok şeyin kontrolü Zülkarneyn'e bırakıldı o devirde... O da Hızır gibi, ilim ve hikmette peygamberlerin yüz binlercesinden bile ileri seviyede idi. Elinin altına verilen, kullanımına verilen şeylerin bazılarını daha da geliştirdi.

Musa peygamberden sonra, bir Türk olan hz. Zülkarneyn, dünyanın her yerini fethetti de tek devlet yaptı. Başkentini de İstanbul yaptı.

İstanbul o vakit de yani yaklaşık 9-11 bin sene önce de yerleşme yeriydi ve dünyanın merkez şehriydi.

Ona, dünyadaki sarsıcı gerçeklere dair bilmediği çok şeyi öğretti hatta gösterdi. Bunlardan biri de Tur-i Sina denilen, dağ gibi de görünen ama uzay aracı olan şeydi.

Hızır a.s. da Musa peygamberi yönlendirdi, bilgilendirdi.

Yine Hızır aleyhisselam da Musa peygamber zamanında hayattaydı, hala hayatta... Hz. Hızır, Musa peygamberden de daha yüksek ilim ve hikmete sahipti.  İki denizin birleştiği yerde, İstanbul'da buluştular.

Havada asılı durur, dünyalı ya da uzaylı kimse ona zarar veremezdi.

Musa peygamberin çıktığı Tur-i Sina, o teknoloji seviyesinde yapıldı ve kimse o seviyeye hala ulaşamadı.